Doğu Akdeniz son dönemlerde oldukça önemli bir gündemi teşkil etmekte. Egemenliğimiz ve bağımsızlığımız sadece karada değil aynı zamanda denizlerimizde de geçerli. İşte Doğu Akdenizdeki son durum.
[AdSense-A]
Daha önceki yazımızda Uluslararası Deniz Hukuku kurallarına göre karasuları tanımını yapmıştık. Karasuları, ülkelerin kendi topraklarındaki haklarının uzantısıdır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, 20.05.1982 tarih ve 2674 numaralı kanun ile Uluslararası Deniz Hukuku’nun tanımış olduğu 12 nM karasuları hakkını 6 nM olarak kullanmıştır. Bu kanun birinci maddesi şu şekildedir:
Madde 1Türk karasuları Türkiye ülkesine dahildir.Türk karasularının genişliği altı deniz milidir. Cumhurbaşkanı, belirli denizler için, o denizlerle ilgili bütün özellikleri ve durumları gözönünde bulundurmak ve hakkaniyet ilkesine uygun olmak şartıyla, altı deniz milinin üstünde karasuları genişliği tespit etmeye yetkilidir.
Karasularının genişliği, Cumhurbaşkanınca tespit edilecek esas hatlardan itibaren ölçülür.
1- Sahilleri bitişik veya karşı karşıya bulunan devletler arasında münhasır ekonomik bölgenin sınırlandırılması, hakkaniyete uygun bir çözüme ulaşmak amacıyla, Uluslararası Adalet Divanı Statüsünün 38. maddesinde belirtildiği şekilde uluslararası hukuka uygun olarak anlaşma ile yapılacaktır.
Türkiye, Akdeniz'deki kıta sahanlığı sınırlarını Birleşmiş Milletlere bildirmiş.
Bu, Türkiye Cumhuriyeti olarak Karadeniz ülkeleri ile yaptığımız anlaşmalar ile Karadenizdeki münhasır ekonomik bölgemizin temelini oluşturuyor. Tabii Türkiye olarak bizim sadece Karadenizde kıyılarımız bulunmamakta. Ege ve Akdeniz kıyılarımız ve bu denizlerde de haklarımız bulunmaktadır. Akdeniz ve özelde Doğu Akdeniz coğrafyası gereği çok önemlidir. Yeraltı ve yer üstü kaynakları bakımından çok zengin, konumu itibarı ile Jeopolitik önemi de artmakta. AB ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Türkiye ve Kuzey Kıbrıs münhasır ekonomik bölgelerinde yapmış olduğumuz yeraltı kaynak araştırmalarına karşı çıkmakta ve yaptırım çalışmaları içerisine girmekte. Yapılan çalışmalar memleketimizi Antalya açıklarına sınırlamakta. Karadenizde olduğu gibi Akdenizde kıyıdaş devletlerle bir anlaşmamız bulunmuyor. Politik duruma bakılacak olursa bölge uzun süren bir kriz içerisinde. Bu ülkeleri sadece KKTC, Suriye vs. olarak görmemek gerekiyor. Lübnan, İsrail, Yunanistan, Mısır gibi Akdenize kıyıdaş diğer ülkeler de geçerli.
Aşağıdaki videoda emekli Amiral Cem Gürdeniz’in açıklayıcı yorumlarını izleyebilirsiniz.
[AdSense-C]
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin diğer ülkeler tarafından tanınmayıp, Güney Kıbrıs’ın tanınması politik anlamda onlara avantajlar sağlamakta. Dolayısı ile AB, Türkiyenin sondaj çalışmalarına itiraz ederek yasadışı uygulamalara tedbir alacaklarını belirtebiliyorlar. Liderler zirvesinin ilk gün oturumunun sonuç bildirgesinde yapılan sondaj faaliyetlerinin “yasa dışı” olarak nitelendirildiği görülüyor.
Aşağıdaki videoda ise yine Amiral Cem Gürdeniz’in Koç Üniversitesi Denizcilik Forumunda yapmıi olduğu “Turkey’s Maritime Geopolitics” başlıklı konuşmasını izleyebilirsiniz. Video dili İngilizcedir.
https://youtu.be/1jjvwryvM1o
Aşağıdaki yorumlar bölümünden sizler de görüşlerinizi bizlerle paylaşabilirsiniz.